“Yaşıyor, ama artık yaşamıyor. O zaten ölü olduğundan, yaşamsız bir yaşamdır bu. Blanchot’nun yorulmadan “X olmadan X” modeli içinde kurduğu bütün deyimler (“yaşamadan yaşamak [vivre sans vivant],” “ölmeden ölmek [mourir sans mort],” “isimsiz isim,” “mutsuz olmadan mutsuzluk,” “var olmadan var olmak,” vs.) olabilirliğe sahiptirler. Biçimsel bir olasılık değildir bu, bizzat o gün, o anda olan şeyin olabilirleştirilmesinin bir olayıdır, … onun için, bu genç adam için, onun tanığı için ve yazar için ölümsüz bir ölüm ve dolayısıyla yaşamsız bir yaşam olacaktır.”
-Jacques Derrida-
Ölüm Anım’dan söz etmek mümkün mü? Soru bu gramatikal yapısıyla Blanchot’nun eseri “Ölüm Anım” Blanchot’nun “Ölüm Anı” Blanchot’un aslında ölmediği “Ölüm Anım” ama edebiyata mal ettiği “Ölüm Anım” ve sessizce benimki, bu cümleyi kuran, okuyan tekrarlayan herkesin “Ölüm Anım”ndan birden söz eder gibi daha baştan… Söz edilemeyenden söz etmek için aslında daha baştan çok fazla söz ve çok az sözümüz var, aynı Blanchot’nun bu geç dönem eseri “Ölüm Anım” metninde olduğu gibi…
-Melih Başaran-
(Son söz yerine…)
(Tanıtım Bülteninden)