AFEDERSİNİZ
Evleri İstanbul’da Alp Ata Bakımevi olan şizofren tanısı konmuş insanların entelektüel hayatlarını yansıtıyor. Yazıların yanı sıra fotoğraf ve resim çalışmalarından oluşan bu derleme aslında “akıl hastası” olanların “normal” olan bizlerden pek de uzak olmadıklarını gösteriyor.
Acaba şizofreni gerçekten, normallikten uzaklaşmanın bir sonucu mu, yoksa Gerçek olana fazla yaklaşmanın mı? Bu kitaptaki çalışmaların her biri bu sorunun cevabı için bir ipucu.
Günümüzden tam yarım asır önce Bedia Tuncer Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastahanesine öğretmen olarak atandı. Kendisi hakkında tüm bildiğimiz bundan ibaret. Belki birkaç masum tahminde bulunabiliriz. Misal onun da düşünen adam heykeliyle bir pozu vardır ya da ilk iş gününde heyecanından kalbi neredeyse duracak gibi olmuştur. Bunlar en fazla şanslı tahminler olabilirler ama şunu biliyorum ki oradan ayrılışında psikoloji ve edebiyat dünyasına İnilti’yi kazandırmıştır. Onun sayesinde artık iniltiyi duyabiliyoruz. Aslında onlar hep bizlere sesleniyorlardı kimisi bize bir Zerdüşt’ün ağızından buyurdu kimisi bize yıldızlı geceleri gösterdi kimisi ise Molly’nin içsesini okuttu. Bedia Tuncer onları duymuştu, inlemelerin ve tüm o uğultuların arasında bizlere onların şiirlerini okuma fırsatını sundu. Bedia Tuncer onları dinlemeyi tercih eden nadir insanlardandı.
İnsanlık, tarihi boyunca ruhumuzda veyahut aklımızda neyin yanlış olduğunu çözmeye çalıştı. İnsanlığın bu uğraşı çeşitli icatların ve yöntemlerin keşfine yol açtı. Ne yazık ki halen psikoz hakkında bilmediklerimiz bildiklerimizden fazla gözüküyor. Belki de hastalığı anlamak için o kadar uğraşıldı ki hastayı anlamak unutuldu. Anlattıkları tanı kriterlerine uydurulmaya çabalanırken ne söyledikleri dinlenmedi. Onlardan duyulan en klişe sözlerden biri ise “eve” geri dönmek istedikleriydi. Psikoz için bedeni ve ruhu arasındaki bağın kopmuş ya da incelmiş olduğu sık yapılan bir vurgudur. Geriye dönmek istedikleri “evleri” belki de en başından beri bedenleriydi. Acaba şizofreni gerçekten uzaklaşmanın bir sonucu muydu yoksa gerçeğe fazla yaklaşmanın mı? Bu kitap ile onların gerçeğini sizlere göstermeyi seçtik.
Değerli okuyucu belki de yarım asır onları tekrar dinlemek ve sözlerini dışarıya taşımak için yeterli bir süredir. Bu elinde tuttuğun ise kâğıda sarılı bir taştır! Sen onun bir kitap olduğu yanılsaması içerisinde onu okumaya çalışabilirsin. Umarım bu kâğıda sarılı taş pencereni kırar ve tüm gizemiyle salonuna düşer.
Birisini bekler gibi bir ifade vardı yüzünüzde
Sonra ne olacak diye telaşa kapıldınız birdenbire
Bakınca merak edici gözlerinizle beni süzdünüz
Neden gitmek için kendinizi tutamayıp kaçmayı düşündünüz
Var mı yoksa sizin de birisini terk ettiğiniz
Durup bakınca sizi ona benzettim affedersiniz
DELİLİK NEDİR?
Delilik şimdiye kadar hep aşırılık, şiddet patlamaları, nöbetler, halüsinasyonlar olarak anlaşıldı. Ama ya sandığımız gibi değilse? Gözle görülür ve çarpıcı tepkilerden değil sıradan insanlarda da bulunan özelliklerden oluşuyorsa? Başka bir deyişle, deli olmak ile delirmek arasında fark varsa?
Harold Shipman’ı düşünün mesela. 250’den fazla cinayet işlemiş, ama yıllarca saygın bir hekim olarak görev yapıp insanların takdirini kazanmıştı. … Tıp alanındaki en güncel araştırmalardan haberdardı, tutulan ve yoğun çalışan bir muayenehane işletiyordu. Nazik ve düşünceli bir insan, mükemmel bir dinleyiciydi. Fakat bir yandan da pek çok hastasını özenle öldürmekteydi. Psikiyatristler tarafından muayene edilirken, bariz “akıl hastalığı” emarelerinden hiçbirini göstermemişti.
Psikanalist Darian Leader bu kitapta gayet “normal” görünen, ama günün birinde ağır suçlar işleyebilen insanları inceleyerek deliliğin ne olduğuna dair bakışımızı değiştirmemiz gerektiğini savunuyor.
Psikiyatrinin psikozla yaşayan insanlara yeni bir hayat kurma çabasında nasıl yardım edebileceğine dair değerli bir anlayış sunuyor. –Sunday Times–
Olağanüstü. Psikiyatri tarihine ve hastaların hayat hikayelerine ayrıntılı bir bakış. Bir delinin zihninden geçenleri tanıtıyor bize. Tam zamanında ve insanca.-New Statesman–
Zekice ve fikir dolu. Deliliğimize teşhis koyma kalıplarını yıkıyor.-Independent–
Leader’in görüşleri deliliğe bakışımızda çığır açabilecek nitelikte. –Daily Telegraph–
Mükemmel… –Observer–
Zamanımızın en önemli düşünürlerinden. –Guardian–
ASABİYECİ
“Bugüne kadar delilik, aklıselim okyanusunda küçük bir ada olarak düşünüldü. Ama ben artık onun hiç de bir ada değil, koskoca bir kıta olduğundan şüpheleniyorum.”
Başarılı bir tıp adamı Simao Bacamarte prestijli kariyerini feda ederek eve döner ve kendini yeni gelişmekte olan psikolojiye adar. Kendini ve doğduğu kenti taçlandırmak için Brezilya’daki ilk psikiyatri merkezini açar, fakat çok geçmeden delilik imarelerini komşularında görmeye başlar…
Karanlık bir mizah ve şiirsel bir dille, ASABİYECİ okuru kimin gerçekten deli olduğuna dair kafa yormaya iter. Machado de Assis (1839-1908), Brezilyalı şair ve yazar Brezilya edebiyatının en büyüklerinden biri olarak kabul edilir.